Allah’ım, bu, kutlu ve mübarek bir gündür. Yeryüzünün dört bir yanında müslümanlar bir araya toplanmış, biri rahmetini dilemekte, biri nimetini istemekte, biri ödülünü aramakta, biri azabından korkmakta. Ve sen, onların neye muhtaç olduğunu daha iyi bilirsin. Şu halde, cömertliğine, keremine ve isteğimin sana kolay oluşuna dayanarak senden, Muhammed ve âline salat etmeni istiyorum.
Ey (yüce) Allah, ey Rabbimiz, mülk de, hamd da sana aittir; senden başka ilah yoktur; hilim ve kerem sahibisin; şefkatlisin, büyük nimetler verirsin; yücelik ve ikram sahibisin; gökleri ve yeri yaratansın. Senden istiyorum ki, inanan kullarının arasında bir hayır, bir afiyet, bir bereket, bir hidayet, itaatin yönünde bir amel veya onları sana doğru iletecek, katındaki derecelerini yükseltecek, dünya ve ahiret hayrına sebep olacak bir hayır paylaştırdığın zaman benim payımı çok, nasibimi bol edesin.
Allah’ım, mülk de, hamd da senindir; senden başka ilah yoktur; senden, yaratıklarının arasından seçip beğendiğin kulun, resulün ve habibin Muhammed’e ve Muhammed’in iyi, seçkin ve tertemiz âline, senden başka kimsenin sayamayacağı bir salatla salat etmeni, bizi bu günde seni çağıran salih kullarının arasına katmanı ve bizi de, onları da bağışlamanı istiyorum, ey âlemlerin Rabbi. Hiç kuşkusuz, sen, her şeye kadirsin.
Allah’ım, hacetimi sana getirmişim; fakirliğim, muhtaçlığım ve miskinliğimle sana gelmişim. Amelimden çok mağfiretine ve rahmetine güveniyorum. Mağfiretin ve rahmetin günahlarımdan daha geniştir. Şu halde, Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat eyle ve tüm ihtiyaçlarımı gider. Çünkü sen, buna kadirsin ve bu iş sana kolaydır; ben sana muhtacım, senin bana ihtiyacın yok. Kesinlikle senden başkasından bir hayra ulaşmış değilim; senden başka kimse kesinlikle benden bir kötülüğü defetmiş değil; ne ahiretim için, ne de dünyam için senden başkasını ummuyorum.
Allah’ım, kim, ihsanını ve bağışını umarak, bahşişini ve ödülünü temenni ederek bir mahluka gitmeye hazırlanırsa hazırlansın, ben, ey Mevlam, bu gün affını ve ihsanını umarak, bahşişini ve ödülünü temenni ederek sana gelmeye hazırlanmış bulunuyorum. Allah’ım, şu halde, Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat eyle ve bu gün benim bu ümidimi boşa çıkarma; ey isteklerden dolayı zor durumda kalmayan, bağışta bulunmaktan dolayı hazinesi azalmayan (yüce Allah). Çünkü ben, daha önce yapmış olduğum iyi bir amele güvenerek ve Muhammed ve Ehl-i Beytinin -salavatın ve selamın ona ve onlara olsun- şefaatinin dışında herhangi bir mahlukun şefaatini umarak sana gelmiş değilim. Suçumu ve kendime kötülük ettiğimi ikrar ederek sana gelmişim; uzun süre büyük günahlarda direnmelerine rağmen günahkârları affetmene, rahmet ve mağfiretinle onlara dönmene sebep olan büyük affını umarak sana gelmişim. O halde, ey rahmeti geniş, affı büyük olan, ey büyük, ey büyük; ey kerim, ey kerim, Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat eyle ve rahmetinle bana dön; fazlınla bana lütufta bulun ve mağfiretinle beni huzura kavuştur.
Allah’ım, bu makam (bayram ve cuma namazı kıldırma makamı) senin halifelerin ve seçkin kullarına aittir. Emin kullarına özgü kıldığın bu yüksek makamı, zorla onların elinden aldırlar. (Kullarını imtihan etmek için) Bunu böyle takdir eden sensin; emrin yenilgiye uğramaz; kesin kazânın ötesine geçilmez; dilediğin şey, dilediğin gibi dilediğin yerde ve dilediğin zamanda gerçekleşir. Daha iyi bildiğin ve irade ettiğin bir işten dolayı yaratıkların tarafından suçlanmazsın. Durum öyle oldu ki, seçmiş olduğun halifelerin yenik düştüler; zulme uğradılar; hakları ellerinden alındı; hükmün değiştirildi; Kitabın uzaklara atıldı; farzların öngördüğün yönlerinden saptırıldı; Peygamberinin sünnetleri terkedildi.
Allah’ım, evvelden sona kadar onların düşmanlarına, düşmanlarının yaptıklarına razı olanlara, düşmanlarına uyanlara lanet eyle.
Allah’ım, seçkin kulların İbrahim ve âl-i İbrahim’e olan salatların, bereketlerin ve selamların gibi, Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat eyle. Hiç kuşkusuz, sen övgüye layıksın; büyüklük sahibisin. Onlar için mukadder buyurduğun kurtuluşu, esenliği, zaferi, iktidarı ve desteğini çabuklaştır.
Allah’ım, beni tehvid ehlinden, sana inanan, Resulünü ve itaatlerini farz ettiğin imamları doğrulayan, bunu uygulamaya geçiren kimselerden eyle; âmin ya Rabbe’l-âlemin!
Allah’ım, gazabını hilminden başka bir şey defedemez; öfkeni affından başka bir şey geri çeviremez; azabını rahmetinden başka bir şey engelleyemez ve sana yalvarıp yakarmamdan başka bir şey de beni senden kurtaramaz. O halde, Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat eyle ve bize kendi katından, ey Tanrım, ölen kullarını dirilttiğin ve ölü şehirleri canlandırdığın kudretinle bir kurtuluş ver.
Tanrım, bana icabet etmedikçe, duamı kabul buyurduğunu bana bildirmedikçe beni üzüntüden öldürme; ecelim gelip çatıncaya kadar sağlık tadını bana tattır; düşmanlarımı sevindirecek duruma düşürme beni; onları bana musallat etme.
Tanrım, eğer sen beni yüceltecek olursan, artık kim beni alçaltabilir?! Ve eğer sen beni alçaltacak olursan, artık kim beni yüceltebilir?! Eğer sen bana değer verecek olursan, artık kim beni hor kılabilir?! Ve eğer sen beni hor kılacak olursan, artık kim bana değer verebilir?! Eğer sen bana azap edecek olursan, artık kim bana acır?! Eğer sen beni yok edecek olur-san, artık kim sana engel olabilir, kim seni sorgulayabilir?! Ne var ki, senin hükmünde zulüm olmadı-ğını, öç almakta acele etmediğini biliyorum. Çünkü, ancak elinden çıkacağından korkan acele eder; güçsüz olan zulme ihtiyaç duyar. Sen ise, ey Tanrım, bundan çok çok yücesin.
Allah’ım, Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat eyle ve beni belaların hedefi, intikamının konusu kılma; bana mühlet ver; üzüntümü gider; hatalarımdan vazgeç ve bela ardından belaya duçar eyleme. Çünkü güçsüzlüğümü, çaresizliğimi ve sana yalvarıp yakarmamı görüyorsun.
Allah’ım, bu gün gazabından sana sığınıyorum. Şu halde, Muhammed ve âline salat eyle ve beni korumana al. Bu gün öfkene karşı senden güven diliyorum. O halde, Muhammed ve âline salat eyle ve bana güven ver. Azabından kurtuluş istiyorum senden. O halde, Muhammed ve âline salat eyle ve beni (azabından) kurtar. Senden hidayet istiyorum. O halde, Muhammed ve âline salat eyle ve beni (doğru yola) hidayet et. Senden başarı diliyorum. Şu halde, Muhammed ve âline salat eyle ve bana başarı ver. Senden rahmetini diliyorum. O halde, Muhammed ve âline salat eyle ve rahmetini benden esirgeme. Bana yetmeni istiyorum. Şu halde, Muhammed ve âline salat eyle ve bana yet. Senden rızk istiyorum. O halde, Muhammed ve âline salat eyle ve bana rızk ver. Senden yardım diliyorum. O halde, Muhammed ve âline salat eyle ve bana yardım et. Senden, geçmiş günahlarımı bağışlamanı istiyorum. Şu halde, Muhammed ve âline salat eyle ve beni bağışla. Senden, beni (günahlardan) korumanı diliyorum. O hal-de, Muhammed ve âline salat eyle ve beni (günahlardan) koru. Sen dilersen, artık benden hoşlanmadığın hiçbir işe dönmeyeceğim.
Ey Rabbim; ey Rabbim; ey çok şefkatli olan; ey büyük nimetler veren; ey celal ve ikram sahibi! Muhammed ve âline salat eyle ve senden istediğim, katında aradığım ve elde etmek için sana yöneldiğim tüm şeyleri bana ver. Onları benim için iste, mukadder et ve geçerli kıl. Onlardan benim için mukadder buyurduklarında bana hayır ve bereket ver. Onları vermekle bana lütufta bulun. Onlardan bana verdiklerinle beni mutlu eyle. Lütf u kereminden ve indindekinin bolluğundan istediğimden fazlasını bana ver. Çünkü sen, çok zengin, çok cömertsin.
Bunların ardından da ahiretin daha iyi olan nimetlerini ver bana; ey merhametlilerin en merhametlisi!
(Sonra dilediğin duayı eder ve Muhammed ve âline bin defa salavat getirirsin. İmam (a.s) öyle yapıyordu.)
Hazırlayan: ruhullah.com