Allah’ım, ey niteleyenlerin nitelemesiyle nitelenmeyen, ey umutluların vazgeçemediği, ey iyilik yapanların mükâfatı katında zayi olmayan, ey kulluk sunanların korkusunun sonu, ve ey takvalıların haşyetinin ereği!
Günahtan günaha sürüklenen, hatalardan bir türlü kurtulamayan, şeytana yenik düşerek emirlerini yerine getirmekte kusur eden, tutkusuna aldanarak yasaklarından sakınmayan, kudretinden habersiz, bol ihsanını yadsıyan kimse gibi, ancak hidayet gözü açılıp körlük bulutları önünden dağıldıktan sonra kendine ettiği zulümlerin farkına varan, Rabbine muhalefeti hakkında düşünüp ona karşı gelmenin ne kadar büyük, ona muhalefetin ne kadar korkunç olduğunu anlayan, daha sonra utanarak ama umutla sana gelen, reddetmeyeceğinden emin olarak isteğini sana bildiren, içtenlikle korkudan sana yönelen, senden gayrisinden umudunu kesen, senden gayrisinin korkusunu kalbinden atan, yakarır halde karşına dikilen, önünde boynunu bükerek bakışını yere diken, izzetin karşısında alçalarak başını aşağı indiren, huzuunun işareti olarak senin daha iyi bildiğin sırlarını sana açan, huşuunun belirtisi olarak sayısını se-nin daha iyi bildiğin günahlarını sayıp döken, zevki geçici, vebali kalıcı olan bildiğin büyük günahlarından, katında kendisini rezil eden çirkin işlerinden sana sığınan, cezalandırdığın takdirde adaletinden şüphe etmeyen, büyük günahı kolayca bağışlayabilecek Kerim Tanrı olduğunun bilincinde olarak acıyıp affettiğin takdirde de affını büyümsemeyen biri olarak sana yalvarıyorum.
Allah’ım, sen: “Beni çağırın, size icabet edeyim.” (Mü’min/60) buyurarak dua etmemizi emretmiş, icabet vaadinde bulunmuşsun. İşte emrine itaat ederek sana yalvarıyor ve icabetini bekliyorum.
Allah’ım, Muhammed ve âline salat eyle ve suçumu itiraf ederek seninle karşılaştığım gibi, mağfiretinle benimle karşılaş. Senin için kendimi alçalttığım gibi, günahların yıktığı yerden beni kaldır, yücelt. Benden intikam almakta ağır davrandığın gibi, örtünle beni ört (rahmetinin kapsamına al).
Allah’ım, emirlerine itaatte niyetime sebat ver; sana kullukta basiretimi sağlam kıl. Hatalar kirini yıkayıp götürecek işlere muvaffak et beni. Öldürdüğün zaman kendi dinin ve peygamberin Muhammed’in -selam olsun ona- dini üzere öldür beni.
Allah’ım, buradan sana yönelerek büyük ve küçük günahlarımdan, açık ve gizli kötülüklerimden, eski ve yeni sürçmelerimden; günah lafı etmeyen, günaha dönmeyi düşünmeyen birinin tövbesiyle tövbe ediyorum.
Tanrım, sen, Kitabının muhkem ayetinde, kulla-rından tövbeyi kabul edeceğini, kötülükleri affedece-ğini (Şûra/25), tövbe edenleri sevdiğini (Bakara/222) söylemişsin. O halde, vaad ettiğin gibi tövbemi kabul et; garanti ettiğin gibi kötülüklerimi affet; şart koştuğun gibi sevgini benim için gerekli kıl.
Ey Rabbim, ben de sana, hoşlanmadığın işe geri dönmeme; kınadığın şeyi yapmama ve bütün günahları terketme sözü veriyorum.
Allah’ım, sen, yaptıklarımı daha iyi biliyorsun. O halde, benden bildiklerini bağışla ve kudretinle beni sevdiğin işlere yönelt.
Allah’ım, hatırımda olan veya unuttuğum bir sürü kötülüğüm var. Hepsi de senin uyumayan gözünün önünde, unutmayan ilmindedir. Allah’ım, kötülüklerimin yerine kötülük ettiğim kimselere iyilik ver; kötülüklerimin vebalini üzerimden kaldır; omuzlarımdaki ağırlığını hafiflet ve bir daha öyle işler yapmaktan beni koru.
Allah’ım, hiç kuşku yok, senin koruman olmazsa, tövbeme bağlı kalamam; senin gücün olmazsa hatalardan sakınamam. O halde, yeterli bir güçle beni güçlendir ve engelleyici bir korunmuşlukla beni koruman altına al.
Allah’ım, tövbe ettikleri halde daha sonra tövbelerini bozacaklarını, tekrar günaha dönüp şaşacaklarını bildiğin kullar gibi olmaktan sana sığınırım. Şu halde, bu tövbemi, ardından tövbeye ihtiyaç duymayacağım, geçmişteki günahların izlerini yok edecek, gelecekte de günahlara karşı bağışıklık kazandıracak bir tövbe kıl.
Allah’ım, cahilliğimden dolayı senden özür diliyorum. Kötü işlerimi bana bağışlamanı istiyorum. O halde, lütfunla rahmetinin kapsamına al beni; kereminle günahlarımı sil, günahlara bulaşma hastalığından kurtar beni.
Allah’ım, her uzvumu ayrıca, senin cezalandırmalarından koruyacak, zalimlerin korktukları acıklı azaplarına duçar olmaktan kurtaracak bir tövbeyle, iradene ters düşen, sevginin dışında kalan düşüncelerimden, bakışlarımdan, konuşmalarımdan tövbe edip sana yöneliyorum.
Allah’ım, önünde tek başıma duruşuma, korkundan kalbimin çırpınışına, heybetinden bedenimin titreyişine acı.
Allah’ım, günahlarım, katında o kadar rüsvay etmiş ki beni; sussam, kimse avukatlığımı yapmaz; şefaatçi (aracı) ile kapına gelsem, şefaat edilecek gibi değilim.
Allah’ım, Muhammed ve âline salat eyle ve hatalarım hususunda keremini bana şefaatçi (aracı) kıl; kötülüklerime affınla yaklaş; cezalandırmana tabi tutarak hakkettiğim cezayla cezalandırma beni; bol ihsanını benden esirgeme; aziz birinin kendisine yalvarıp yakaran zelil birine acıyarak yaptığını veya zengin birinin, kendisinden bir şey isteyip de ihtiyacını giderdiği yoksul birine yaptığını bana yap.
Allah’ım, beni senden koruyacak biri yok. O halde, izzetin beni korusun, himayesine alsın. Katında bana şefaat edebilecek biri bulunmamakta. O halde, lütfun bana şefaatçi olsun. Günahlarım beni korkut-muş durumda. O halde, affın beni korkudan kurtarsın. Bu yalvarıp yakarmalarım, kesinlikle yaptıklarımın kötülüğünü bilmediğimden, kötü işlerimi unuttuğumdan değildir. Böyle yapıyorum ki, gökyüzü ve içindekiler, yeryüzü ve üzerindekiler pişmanlık itirafımı ve sana sığınıp tövbe edişimi duysunlar. Duyup da rahmetinle halime acısınlar; içinde bulunduğum kötü durumdan etkilenerek bana dua etsinler. Bakarsın, onların duası, katında daha çabuk kabul olur, şefaatleriyle gazabından kurtulur, hoşnutluğunu elde etmiş olurum.
Allah’ım, eğer pişmanlık tövbeyse, ben pişman olanların en pişmanıyım; eğer günahları terketmek sana dönmekse, ben sana dönenlerin ilkiyim; ve eğer mağfiret dilemek, günahların dökülmesine sebep oluyorsa, hiç kuşkusuz ben, senden mağfiret dileyenlerdenim.
Allah’ım, sen tövbeyi emretmiş ve kabul buyuracağını söylemişsin; dua etmemizi istemiş ve icabet edeceğini vaad etmişsin. O halde Muhammed ve âline salat eyle ve tövbemi kabul buyur; rahmetine olan ümidimi ye’se dönüştürme. Hiç kuşkusuz, sen, günahkârların tövbesini kabul buyuransın; suç işleyip de sana dönenlere pek merhametlisin.
Allah’ım, bizi Muhammed ile hidayet ettiğin gibi, ona ve âline salat eyle; bizi Muhammed ile kurtardığın gibi, ona ve âline salat eyle. Kıyamet günü, sana muhtaç olduğumuz gün bize şefaatçi olacak bir salat ile Muhammed ve âline salat eyle. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bu, sana pek kolaydır.
Hazırlayan: ruhullah.com